Marka Kurucusu
 

Seranderde oturup beni hep ayrıştıran kızıl örgülü saçlarımla, meraklı küçük gözlerimle Karadeniz’in uçsuz bucaksız ormanlarını ve çalışkan insanlarını izlemekle geçti çocukluğumdaki yaz tatilleri. Oralıydım, ama orada doğmamıştım yine de hep bir aidiyetle yazları gittiğim Karadeniz ruhuma iyi gelir ve beni beslerdi. Aslında bir yerde doğmak oralı olmaya yetmezdi zaten. O yerle hemhâl olmadıkça sadece oraya denk gelmiş oluyorsunuz, ne kendinize ne de oraya ait bir bağınız kalmıyor ve dolayısıyla bir fayda da üretemiyorsunuz. Büyükşehir hayatı ve yazları döndüğüm köy hayatı bana hep çelişkilerle ve farklılıklarla yeni ufuklar açıyordu. Belki de olması gereken buydu, çünkü hikâyelerimizi güçlü, aynı zamanda eşsiz kılan hep bu yolculuklar, çelişkiler, gözlemlerimiz ve yaşadığımız deneyimlerdi aslında.

Hayat yolculuğumun çok yavaş aktığı ve belki de ona en çok ihtiyacım olduğu zamanlarda pek anı biriktiremeden babamı bu hayattan yolcu etmem benim kırılma noktamdı. Her kız çocuğu gibi babam ile kurduğum derin bağ ile birlikte, hayattaki tek sarsıcı gerçek ile çok erken yüzleşmiştim. Babam da benim gibi babasını erken kaybetmiş ve tüm ailenin yükünü o üstlenmişti. Onun girişken ruhu, zekası, olayları ele alış biçimi, sorunların üstesinden gelebilme kıvraklığı, ticarete olan yatkınlığı ve tek başına ayakta kalabilme yetisi ve vizyonerliği bana hep ilham oldu. Hikâyemin başladığı yer bana güç veren ve adeta kodlarımda gizli olan girişimci ruhu ondan miras kalan en önemli değerdi. Çocukken sorduklarında “büyüyünce Mühendis olacağım derdim” ve çocukluk hayalime yüksek endüstri mühendisi olarak ulaşmıştım. Sonrasında dış ticaret eğitimimi Amerika’da gerçekleştirerek ülkeme geri döndüm ve 2007 yılında kurumsal hayata adımımı attım, 7 yıl süren beyaz yaka deneyimimin bana yettiğini düşünerek hep hayalini kurduğum kendi marka yolculuğuma çıkmaya karar vermiştim.

Peshce Hikaye

2016 yılında genlerimde saklı girişimci ruhumla göz bebeğim olan P E S H C E’yi kurdum. Babamdan kalan en büyük miras ve genetiğimde olan ticaret merakım mühendislik eğitimimle birleşince daha ayakları yere basan ve her detayı düşünülen bir iş modeli oluşturmuştum. Gezdiğim onlarca ülke, bu ülkelerde yaşadığım birbirinden farklı deneyimler ve gözlemlerim hedefi tamamen ihracat olan yerel bir değerimizi dünyaya taşıyacak bir marka yaratma fikrimi pekiştirmişti. Çünkü biliyordum ki Dünya onlara ait olmayan, onlara benzemeyen şeylerin peşindeydi. Bu arayışım çocukluk yıllarımda oturduğum seranderde pek çok amaçla kullanılan peştemale yönlendirmişti beni. Aslında hikâye ilk başladığı yere geri dönmüş ve ilhamım memleketim olmuştu.

Ben Zekiye Erenay; ilmek ilmek bağlar kurarak bu lokal hazinemizi global bir marka yolculuğuna dönüştürüp, ait olduğum topraklara değer katmak ve bu toprakların yetenekli kadınlarıyla beraber üreterek GLOKAL bir marka olmayı hedefliyorum. Biliyorum ki Babam bir yerlerden beni izliyordur ve umarım kızıl saçlı inatçı kızıyla ve hayat mücadelesiyle gurur duyuyordur.

 

Marka Hikayesi

 

Günümüzden 16.000 yıl öncesine dayanan kadim tarihi ile tüm Dünyada tarihin sıfır noktası olarak kabul gören Anadolu’da doğduk biz. Hikâyenin başladığı yer ve sürekli gelişerek her daim insanların, ticaretin kesişim noktası ve adeta köprüsü olan Mezopotamya’dan besleniyoruz. Çok eskiyiz ama hep gelecek vizyonuyla yeniyi hedefliyoruz. Kara tezgahlarda el emeği ile kimliğinden koparmadan ilmek ilmek var ediyoruz kendimizi. Her gün öğrenmekten ve her gün keşfetmekten ve bu keşifleri dünyanın farklı coğrafyalarındaki farklı kültürlere sahip insanlara bir hediyeden fazlasını deneyimleterek mutlu oluyoruz.

Bazen ilhamımız Karadeniz gibi sabırsızız, bazen marka rengimizi aldığımız, ruhumuzu yasladığımız Akdeniz gibi huzur veren, gülümseten, sıcak ve enerjiğiz. 16.000 yaşındayız ama sanki daha yeni yürüyoruz ve sürekli büyümeye devam ediyoruz. Çeşitlilikten, zıtlıktan, doğu ile batıdan, aslında farklılıklardan beslenip zenginleşiyoruz. Geçmişten alıyoruz gücümüzü ama oraya takılı kalmıyoruz, biliyoruz ki eşiğindeyiz öte evrenlerin. Memleketimizin güçlü kadınlarıyla birlikte geleneksel yöntemlerle üretirken dünyaya olan sorumluluğumuzun farkında olarak kültürel mirasımızı başka diyarların kalbine yolcu ediyoruz.

Sembolümüze ilham veren yaşam çiçeği gibi her yaprağımızda bir duygu saklı. Çünkü yaşam çiçeği bize pozitifliği, enerjiyi, empati kurmayı, samimiyeti, sıcaklığı, hassasiyeti, cüretkâr ve eşsiz olmayı öğütlüyor. Yaşam çiçeğini merkeze alan marka felsefemiz ve değerlerimizle var oluyoruz. Bizim de yaşam çiçeği gibi köklerimiz çok derinde ama coğrafyamız gibi rüzgarlara karşı dirençliyiz. Her geçen gün genişleyen her birinin hikâyesi olan koleksiyonlarımızla şımartan ürünler yapmayı hayal ediyoruz.

Peshce Logo Duygu

P E S H C E olarak, yaşam çiçeği gibi eşit duygular ile kapsayıcı bir ruh haliyle daima kesişen yeni olasılıkların peşindeyiz. Doğduğumuz anaç ve zengin topraklarda, nadir olanı arayıp bularak dokunduğumuz her insana değer katmaya çalışıyoruz. Yaşam çiçeğinin merkezi gibi tüm enerjimizin tek bir kaynaktan geldiğine inanarak geçmiş ile gelecek arasında bağ kuruyoruz ve biliyoruz ki P E S H C E daima bir hediyeden daha fazlasını ifade etmelidir.